25 Şubat 2015 Çarşamba

Yarım

Her şeyi, hastalığının büyüklüğünü, aylardır arşınladıkları hastane koridorlarını, tahlilleri, biyopsileri, ameliyat olacağını, sonrasında tedavi sürecinin devam edeceğini yeni öğrendim. Bana bunları gayet normalmiş, hayatın olağan akışının bir parçasıymış gibi anlatıyor. Her zaman daha kötüsünün olduğunu, erken teşhise şükredilmesi gerektiğini söylüyor.

Dikkat ediyorum, hayatının günlük akışında da değişen hiçbir şey yok. Kahvaltısını yapıyor, gazete okuyor, gündemi takip ediyor. Çok sevdiği TRT 4 evde yine her daim açık. Ekrana çıkan sanatçılar, seslendirdikleri eserler hakkında bir şeyler anlatıyor. Bir gün kitap haline getirme umuduyla derlediği halk ozanlarının eserlerinden birkaçını okuyor. 

Ameliyatı hakkında ayrıntılı sorular soruyorum, bilmediğini, doktora sormamış olduğunu söylüyor. Sanki bir sabah bavulunu alıp gidecek, on gün sonra da o 3-4 saatlik operasyonu hiç geçirmemiş gibi çıkıp gelecek. 

Onun adına korkuyoruz. Birbirimize itiraf etmesek de, hepimiz gerginiz. Bir araya geldiğimizde geçmişten, güzel günlerimizden bahsediyoruz. Neleri geride bıraktığımızı hatırlatıyoruz, hayatta alt edilmeyecek hiçbir şeyin olmadığını düşündürmek istiyoruz birbirimize. Ama korkuyoruz. 

Bir tek anneme söylemiş. Doktorun hastalığını teşhis ettiği gün, muayenehaneden çıktıktan sonra onunla paylaşmış. Bunu bana itiraf etmiş değiller, ama biliyorum. Çünkü anneme sorduğumda güldü. Cevap vermedi. "Neden bana söylemediniz?" diyeceğimi bildiği için konuyu uzatmadı. Sadece güldü. "İyi olsun da..." dedi, o kadar. 

Annem hastane için kocaman bir bavul hazırlamış. İçinde 3 takım pijama, 3 çift çorap, kaşık, bardak, çatal, peçete... Onlarca şey var. Anneme söyleniyor. "Tatile gelmedim ya!" diyor. "Alt tarafı 5 gün kalacağım." Ama biraz da biliyor, bu annemin ona seni seviyorum deme şekli.

Ankara'ya gelmemizi bile istememişti, şimdi yanında abim refakatçi olarak kaldığı için de hayıflanıyor. Hastalığıyla bize zahmet verdiğini mi düşünüyor, yoksa gerçekten onun için çok çok önemsiz bir operasyon olduğu için bizim ameliyata bu kadar hassasiyet göstermemize mi tepkili bilmiyorum. Sadece bir iki sabahtır erkenden uyandığını söyledi bugün. Biraz da olsa, onun da korktuğu çıkarımında bulunuyorum bu söyleminden.