26 Mayıs 2008 Pazartesi

'Erir' Dedi Doktor, 'Depresyon, Kar Gibi'

Bekleme salonundayım. Şehrin en kötü hastanesinin, en havasız bekleme salonu burası. Otuz altı ekran bir televizyonun karlı ekranında, ilgimi çekmeyen o programı sunan kadının ne kadar çirkin olduğunu düşünüyorum. Amcam yanımda oturuyor, belli ki kadını güzel buluyor.

Karısı üç sene önce öldü, çocuğu yok, tek başına yaşıyor. Ayda bir iki kez arıyor ama tek başına ne yapıyor, ne ediyor bilmiyorum. ‘Televizyon karlı’ diyor inatla, ‘Yoksa bu kadına bakmaya doyamazsın, felaket haberi verse fark etmezsin.’

Günlerdir hastaneye gidiş gelişlerimizde yüzüne uzunca bakmamıştım. Şimdi dikkat ediyorum da hiç de hastalıklı durmuyor. ‘Kadın gerçekten güzel mi acaba?’ diye geçiriyorum içimden, ekrana odaklanıyorum. Tam da o sırada iktidar partisinin reis-i cumhur adayı haberi giriyor yayın akışına, amcam kendince yorumlar yapıyor bu konuda. Sıkılıyorum, hava alma bahanesiyle uzaklaşıyorum oradan.

***

‘Rectum Ca’ yazıyor bulgu olarak. Tahlil sonucunu dosyasına koyuyorum. ‘Karaciğere de sıçramış’ diyor doktor. ‘Artık elimizden bir şey gelmiyor’. Sonrasını duymuyorum, sadece başımı sallayarak onaylıyorum onu ya da aslında geçiştiriyorum. Uzun uzun bakınca fark ediyorum ki doktor, kadın sunucudan daha güzel.

Amcamı bekleme odasındaki üç dört kişiyle kaynaşmışken buluyorum, garipsiyorum. ‘Hepsi de cumhurbaşkanını tartışıyor, oysa içlerinden en az birisi cumhurbaşkanının seçildiği günü bile göremeyecek’ diye düşünüyorum. Amcam adamların tekine kadın sunucunun güzelliğinden bahsediyor. O an fark ediyorum ki yüzünde hastalıktan bir iz bile yok.

***

Amcam misafir odasında uyuyor, ben uyanığım. Televizyona bakıyorum, başucumdaki kitabın birkaç sayfasına göz atıyorum, gördüğüm hiçbir şeyi beğenmiyorum. ‘Kadın bir gudubetti’ diye düşünüyorum. Sonra amcamın kadın hakkında dediklerini onaylayan bekleme odası arkadaşlarını hatırlayıp kızıyorum onlara.

İlaçlarımı yuttuktan sonra nihayet yüzüme bakacak gücü buluyorum kendimde. Yanaklarım çökmüş, rengim gitgide beyaza çalıyor, boşluğa bakıyor gibiyim. Kendime kadın sunucunun benden güzel olduğunu itiraf edemiyorum. Amcama hastalığının en azından bir sonu olduğunu bildiğim için imreniyorum ve kendimden bir parça daha nefret ediyorum.

Not: Başlık bir Cenk Taner dizesidir, Kesmeşeker'in 'Henüz Onlar Bunları Bilmiyor' adlı şarkısından alıntıdır.