12 Nisan 2009 Pazar

27

Yirmi yedi yaşında, ağır yaralı bir ruh benimkisi. Çocukluktan kalma, pas tutmuş yaralar... Hala sıcak, hala kanıyor her dokunulduğunda.

Kırmızı bir halının üzerinde serili oyuncaklarım. Ben koltuğun üzerinde oturmuş seyrediyorum onları. Neden aldığım hiçbir soluk yetmiyor yaşadığımı hissetmeme hala ve neden henüz bir çocukken bile öğrenemedim yetinmeyi? Küçücük geliyor dünya, koca koca adımlar atıyorum, başımı çevirdiğimde gördüğüm şey hala terk etmeye çalıştığım aynı hüzün...

Yirmi yedi yaşında, soluk yüzlü bir bedenim. Yüzümde kimseden esirgemediğim gülüşüm, güldükçe kısılan belki de incecik kalan gözlerim... İçimde tükenmişlikler, içimde ölümler, içimde soykırımlar...

Gittiğim her yere yabancıyım sanki. Sanki bana benzeyen hiçbir şey yok gördüğüm yüzlerde. İnsanlar sıcak, insanlar samimi... Bense soğuk, rüzgarın gürültüyle estiği terk edilmiş bir limanım ve izliyorum bütün yoksunluğumla onları.

Yağmurda sırılsıklam olmuş bir çocuk parkıyım. Salıncakların üzerinde yağmur suları birikmiş... Biliyorum ki çocuklar bir süre daha gelmeyecek, bir süre daha kocaman bir sükûnet içinde öylece kalacağım.

İçimde fırsatını bulsam ölesiye döveceğim insanlar listesi birikiyor, ki bunların hiçbirisini gerçekte yakından tanımıyorum. Yine de hepsi temiz bir dayağı hak ediyorlar sanki. Zaman zaman çeşmeden akan ılık suyun altında ellerimdeki kanı, o sıcak, şarap rengi insan kanını yıkamak istiyorum.

Küskünüm... Hayatın beni sürüklediği yere, çocukluğuma, ilk gençlik yıllarıma... Bahçesinde top oynadığımız için bana tokat atan o tanımadığım adama, ödevimi yapmadığım için elime cetvelle vuran ilkokul öğretmenime, annemi henüz çocuk yaşta benden -bir süreliğine de olsa- alan, babamı delikanlılığa adım attığım yıllarda benden uzaklaştırana da... Kalbim tortu yığını, kan akacak yer bulamıyor. Soluksuz kaldığımı, hareket edecek alanımın kalmadığını hissediyorum. "Neden?" şu dünyada cevabı olmayan sorulardan...

Bu hafta kendime yeni bir gitar alıp hayatı hiç tutamadığım bambaşka bir köşesinden yakalamak üzere...