17 Haziran 2012 Pazar

III. Zonguldak Seferi

Cuma akşam üzeri... Otobüsüme 15 dakika kadar kalmış. Tam kapatıyorum bilgisayarı telefonum çalıyor. Nezaretime muavin verilmiş, pazartesi Zonguldak'a gideceğiz.

Bir şeylere karar vermek için 15 dakika var. Eve gitmeyeli ay olmuş, ertesi akşam Ankara'da katılmam gereken bir düğün var. Planları değiştirmiyorum, Ankara'ya gideceğim. Alibeyköy terminaline yol alırken bir telefon daha geliyor. Nezaretime bir muavin daha verilmiş. Salı da Zonguldak'tayız.

Haftasonu düğün, aile saadeti... Pazar İstanbul'a dönüş derken pazartesi İstanbul'dan sabah 8'de başlıyor yolculuk. Kartal'dan alıyorum Emin'i. Nişanlısını da evine bırakıyoruz. Yol güzel, sohbet güzel.

Ereğli'de mola veriyoruz. Güneş, deniz... Son gelişimde daha serindi hava. Şimdi güneş iyiden iyiye ısıtıyor. Nemli, deniz kokuyor her yer. Necmi Üstadı görüyoruz. Aynı babacanlığıyla karşılıyor bizi.

Ereğli-Zonguldak arası yollar yine kötü. Sonunda varıyoruz. Her şey bıraktığım gibi sanki, üzerine birkaç parça güneş vurmuş, o kadar.

Şubeye gidip Müdür Bey'i ziyaret ediyoruz. Aylarca çalıştığımız, tüm ruhsal devinimlerimizi geçirdiğimiz, koca koca emekler verdiğimiz oda yıkılmış, yerine operasyon servisi kurulmuş. Garip bir his bu... Bir yandan burada işimizi tamamen bitirdiğimizi, görevimizi tamamladığımızı anlatıyor, bir yandan da hepimiz için hayatın yepyeni bir sayfa açtığını anlatıyor sanki.

Yorucu geçen sayım, otel bulma telaşı derken Dedeman'a geceyarısı varabiliyorum. Müdür Bey ve Yüksel Bey yatmamış beni beklemişler. Günün ilk ışıklarına kadar sohbet ediyoruz. Zonguldak'ın kazandırdığı dostlardan onlar.

Ertesi gün hasta uyanıyorum. Tüm gün otel odasında kalıyorum. Yerimden kalkacak mecalim yok. Doktor geliyor odaya, tansiyon ölçüyor, ağzıma termometre sokuyor derken "kafanıza taktığınız bir şey mi var?" diye soruyor. Ölümcül bu soru... Kafana taktığın bir şey yoksa bile dert olur her şey. Yol, sayım, iş güç... Özlü bir söz vardır ya "sen mi kurtaracaksın Bankayı be abi!"

Bankayı kendimce kurtarıp ertesi gün dönüyorum İstanbul'a. Hayat kaldığı yerden, bir kez daha devam ediyor.