3 Haziran 2012 Pazar

İnanılmaz Bir Dün: Kesmeşeker Konseri

Heyecanı günler öncesinden sardı. Haftasonu Ankara'ya dönme planları iptal edildi, doktor randevuları ertelendi. Aklım fikrim Cuma akşamında. Kadıköy'de, Karga Bar'da. Erzurum'dayken, Zonguldak'tayken, Kastamonu'dayken kaçırdığım onlarca konserin üstüne bu sefer kararlıyım.

Yetişemem kaygısıyla erkenden çıkıyorum yola. Heyecandan daha yakın olan yukardaki durak yerine aşağıdakine yürüyorum. Zaten Kadıköy'e bir Fenerbahçe için böyle gidilir, bir de Kesmeşeker.

Eminönü'nde kalkmak bilmeyen Kadıköy vapuru. Gözüm hep saatimde. "Hangi şarkıyla girerler? Geç kalırsam hangisini kaçırırım?"

Tabii Kesmeşeker benim için dünyaca ünlü gruplara denk. Sanıyorum ki Kadıköy'de Karga Bar nerede diye kime sorsam "evet, evet Kesmeşeker çıkacak bu akşam. Şu parıltılı bina" cevabını alacağım. Kimseler bilmiyor. "Barlar Sokağı'ndaymış" diyorum, "Burada 3 tane barlar sokağı var" diyor çokbilmiş bir bar önü fedaisi.

Yürüyorum. Saat 9'u geçti. Kesin Metin Kurt Yalnızlığı çalınıyor şu an ve ben kaçırıyorum hissiyle yürüyorum. Yürümek de denemez buna, utanmasam koşacağım.

Kan ter içerisinde anlatılan sokağı buluyorum. Her köşe başında sorduğum adamlar "iki sokak sonra sol", "öbür sokağın köşesi" gibi şeyler söylediler. Ama yok işte! Bir tanesi şu ilerdeki bina diyor, o binaya gelince "geçmişsiniz, şu arkadaki bina" diyorlar. Dedim ya benim için Kesmeşeker bambaşka bir şey, kapısında tabelası olmayan bir barda çıkacağını düşünemiyorum bile.

Önce "birileri beni yiyor" sanıyorum. Çünkü burası daracık, sıkışık bir bar. "Konser en üst katta" diyorlar. Eğer en üst kattan sihirli fasulye filiziyle gökyüzüne çıkılmayacaksa konser alanı ancak uçsuz bucaksız bir azınlığı taşıyabilecek büyüklükte olmalı.

"Konser on buçukta başlayacak, onda alacağız içeri" diyor kapıdaki. Şükür bir şey kaçırmadım. Bir şeyler içecek zamanım bile var.

İnsanı o bekleme faslı yıkıyor işte. Tek başına, anlamsız bir şekilde, üstelik bir masada bile değil, direkt  barda, bar taburesinde... Yeraltı'nda Engin Günaydın'ın arkadaşlarını beklerken içip içip sızdığı sahne geliyor gözümün önüne. Akıp gitsin istiyorum zaman. Yanımda bir adam rakı içiyor, insanlar girip çıkıyorlar bara. "Farkında mısınız? Az sonra Kesmeşeker çalacak!" diye bağırmak geliyor içimden. Yaşam onların bilmediği bir yerde başlıyor!

Saat onda yukarıdayım. Dar merdivenlerden tırmanıyorum. Kibarlık bir kenara, herkesten önce oraya ulaşmak için itiş kakış yapabilecek sabırsızlıktayım. Yukarı çıkınca görüyorum. Sahne parıldıyor. Enstrümanlar dizili... Her şey hazır. Buram buram Kesmeşeker kokuyor ortalık.

İnsanlar toplanıyor. Sahne önündeyim. Etrafım kalabalıklaşıyor. 2008'den ODTÜ'den tanıdık simalar var. Sanki hepsi, tıpkı hiç tanımadığım Kesmeşeker müzisyenleri gibi, biraz yabancı ama "biz"den.

Konser başlıyor. İlk şarkı "Para, Pul vs." Tüm şarkıları, konsere gelen herkes ezbere biliyor gibi. Kalabalık, büyük bir koroyuz. Hemen yan tarafımızda ekibin eski üyeleri var. Burada olmak bir rüya gibi. Tek derdimiz aşk demiş miydim?

Öyle bir gece ki, en sevdiğim Kesmeşeker şarkıları çalındı mı hatırlamıyorum bile. Dizlerim titremiş dinlerken, birkaç sözüne eşlik edemem belki diye korkmuşum sanki. Ama düşününce, şimdi bile hatırlayamıyorum "Mr.Brown" dinledik mi, "Sıcak ve Kurak" çalındı mı.

Konser sonrası hiçbir yere gitmek istemiyorum. Ama konser bitiyor, müzisyenler gidiyor, kapılar kapanıyor. İçimde büyük bir coşkunun ardından kalan hissizlik, üst katta Dünyanın sayılı gruplarından birinin çaldığının farkında olmayan o kalabalığından arasından geçip Kadıköy sokaklarına çıkıyorum. Belki biraz bencilce ama uçsuz bucaksız bir azınlıkta, herkesin bilmediği, herkesin anlamadığı bir şeyleri görüyor ve anlıyor olmaktan mutlu olduğumu hissediyorum.

Üstünden iki gün geçti. Şimdi düşününce yıllardır görmediğin ama hep aklında olan, söylediklerini düşündüğün, kendince anlamlar çıkardığın, hayatının önemli kararlarını onun öğretileriyle şekillendirdiğin, onun hayatı algılayış şekline özendiğin, ve hatta belki içten içe kıskandığın bir dostu yıllar sonra görmek, onunla konuşmak, dertleşmek gibi bir Kesmeşeker konseri... Bitiyor. Her güzel şey gibi...