10 Temmuz 2007 Salı

Empty

Kendi içinde kaybolmuş bir denizim. Yüzeyimin altında kocaman bir habitat...

Geç ısınıyorum, geç soğuyorum. Ne unutmayı becerebiliyorum, ne de kolayca sevmeyi. Statükoyu seviyorum, belki de kabuğumdan günlerce çıkmam birisi gelip elinde çubuk dürtmese. Isınmışken üşümek, üşüyorken ısınmak bile istemiyorum...

Açlığımın sınırlarını zorladığım olmuştur. Uykusuzluğumun da... Günlerce konuşmadığım ve günlerce gülmediğim... Kabuğumu seviyorum, yalnızlığımı da...

Birkaç gündür kendi kendimleyim, beynim bitmek bilmez bir nadasta. Bırakınız yazmayı, hiçbir şey düşünmüyorum bile. Zihnim günübirlik uğraşıların dışında hiçbir şeyi plânlamıyor. Boşum... İçimde de, dışardan görümdüğüm kadar yalınım.

Bazen nezaket örneği kelimelerin doğru olanlarını seçemiyorum. Konuşmanın orta yerinde bütün kıyafetlerimi çıkarıp kimsenin bilmediği kuzey doğuya koşmak istiyorum. güneş arkamdan vursun, soyulsun derim. İçimden benimle tıpatıp aynı başka bir ben daha çıksın. Bir kez daha göreyim bazı yazgıların ne kadar zor değiştirilebileceğini. Kendime kızayım, ağız dolusu söveyim de yine en sonunda, en çok kendimi seveyim...

Hayat, ölüm ve yaşamak... Hâlâ hangi köşesine daha yakınım bu üçgenin bilmiyorum. Ama sanırım hayattayım...