8 Ekim 2009 Perşembe

Reçel

Etrafta birkaç Müfettiş arkadaşım var. Elimizde tepsiler... Tepsisine bir simit ve bir paskalya alıyor bir tanesi. Ağzım sulanıyor. Ben de tepsimi yanaştırıyorum. Reçel, tereyağ da veriyorlar. Bir parça da marul...

Coldplay-Clocks çalmaya balıyor. Bu How I Met Your Mother'ın 1. sezon finalinde çalan şarkı. Marshall elinde nişan yüzüğü, terkedilmiş ağlarken Ted'in yanına oturduğu sahnede... Gözlerim aralanıyor. Eflani'deyim... Çalan telefonumun alarmı. Keyfim kaçıyor.

Her sabah olduğu gibi yine poğaçayla yapıyorum kahvaltımı. Yolda görsem başımı çevirip bakmayacağım şeyi bir aydır yiyorum. Sanırım aç kalmamak, tansiyonumun düşmemesi, midemin ekşimemesi için. Yine de ses etmeden yiyorum. Yanında evde demlenmiş çayın tadını vermeyen acı bir çayla birlikte...

Dün çoğunu bitirdim dediğim iş bugün sanki yığınlar oluşturmuş omuzlarımda. İçimden hiçbir şey gelmiyor. Öğlende bir müşterimizle yemeğe çıkıyoruz, içimden konuşmak gelmiyor. Ajandama bakıyorum son 3 günde, 8 kişinin ifadesini almışım. Sanırım adı yorgunluk bunun. Biraz da yalnızlık.


Tespit ettiğim usulsüzlere de kızmıyorum artık. Hepsi yeni şeyler, ama aslında hepsi bir o kadar sıradan... Kusurlu insanoğlunun düştüğü tuzaklar...

Yarın evimde uyuyacağım. Bu güzel bir teselli...