22 Mayıs 2012 Salı

Eurovision Samimiyetsizliği

Hastayım. Dizlerim titriyor, üşütmüşüm sanırım. Vücudum çok kırılgan. Eskisinden daha güzel bir oteldeyim. İlk gün yabancılaması, belki bir öncekinde tıkıştırdığın eşyaları birer günahmış gibi tek tek çıkarmak, özenle sermek... Bilmiyorum.

Üzerimde iğrenç bir eurovision samimiyetsizliği var. Hem mutluyum, hem mutsuzum. Aynı anda hem en komik esprileri yaparım, hem de huysuzluk eder halime ağlatırım.

Şubedeki masamda iki şişe kolonya vardı. Hep aynı markadan alırım, ama değişiklik olsun diye aldığım şişe ruhumu daralttı. Sevmediklerime o şişeden ikram ediyordum. En azından bu konuda samimiyim.

İlk geceler yatıp uyuması zor. Bilen bilir. Bilmeyen de pek anlamaz. Bilmediği halde anlamaya çalışanlar olur, sevilir.

"Daha kötülerini gördüm" dedim, doğruydu. Hasta hasta yolculuk ettiğim de oldu, rapor yetiştirdiğim de. Zonguldak'ın ilk günlerinde, hangi ilacın iyi geleceğini bilmeden, öksüre tıksıra çalıştığım da. "Geçer..."

Geçiyor.