13 Temmuz 2009 Pazartesi

Sulak Yerde Yetişmiş Rambo

Hepimiz küçük yerlerde çalıştığımızdan aynı sorunu yaşıyor muyuz bilmiyorum. Ama benim için öğle araları büyük sıkıntı oluyor. Şube tepelik bir yere kurulduğundan ve bir adet çay bahçesi hariç pek sosyal mekanı bulunmadığından (türlü türlü kıraathaneyi saymıyorum) yemeğimi 10-15 dakika içinde yedikten sonra şubeye dönme isteği duyuyorum. Ancak personelin öğle arasını da yemek istemediğimden, ilçede bir aşağı bir yukarı yürüyorum, bu sefer de bu sıcaklarda terliyorum haliyle.

Bugün de şubeye biraz erken gelmişim, açılmamış daha. Bu arada şube belediye binasının içinde olduğundan, belediye çalışanlarına çay götüren, sonradan adının Hüseyin Bey olduğunu öğrendiğim kişi, yolumu keserek "buyrun bir çay ikram edeyim" dedi. Çay ocağı bizim şubenin tam karşısında. Ocak dediysek, alışılagelmiş küçücük tefecik bir çay ocağı değil. Maşallah bir maden ocağı gibi, efenime söyleyeyim bir Humbara Ocağı gibi kocaman bir yer... Oturdum Hüseyin Bey çay getirdi, içiyoruz. O sırada birisi bağırmaya başladı. Baktım elinde bir bıçak, o fersah fersah ocağın içinde birini kovalıyor. Adam dışarı topukladı hemen, bizim bıçaklı da o korkunç ürkünç görüntüsüyle bana doğru yaklaştı. Adamın yüzünde değme rambo filmlerine taş çıkartacak bir bakış, güneşte yanmış bir ten, kızıl saçlar... Meğerse yakınımdaki muslukta bıçağı yıkayacakmış. Kaçan adam geri geldi, adam "si..ir git, eşşş..." diye küfüre girişti. Sonra adam gene kaçtı, Domestic Rambo da bıçağını yıkayıp yerine koydu. Tabi bu arada araya girenleri, ayırmaya çalışanları saymıyorum...

Herkes mahcup oldu tabi, ben de bir kötü hissettim kendimi. Sonra bir de o kaçan adam geri geldi, karşımda bir masaya oturdu. O haline bakıp acıdım. Öyle düşünceli düşünceli duruyordu. İçerlemişti resmen eşek kadar adamı kovaladılar resmen...