17 Şubat 2010 Çarşamba

Yurdumdan Restoran Kareleri

Ankara'da jiks bir mekan...

Menüde chicken fingers var. Piliç parmağı anlamına gelen, şekli yedi yaşındaki yeğenimin pipisini andıran bir yemek. Altında "haşlanmış mevsim sebzeleri ile ikram edilir" yazıyor, hem türkçe hem ingilizce.

Müşteri: Ben chicken fingers alayım.
Garson: Elbette.
Müşteri: Yalnız yanında haşlanmış mevsim sebzesi yerine patates kızartması olabilir mi?
Garson: Maalesef bayan, chicken fingers'ı patatesle ikram edemiyoruz.

E be vicdansız, e be imparator oldu mu şimdi? Menüye eşşek kadar yazmışsın "patates kızartması - 8,00-tl" diye. Belli ki müessesede var bu ürün. Niye zorluk çıkartıyorsun? Sanki chicken fingers'ı kendisi icat etti p****enk!

Sivas'ta esnaf lokantası...

Menü falan yok. İçerisi buram buram yemek kokuyor, girip yemek yiyen akşama kadar o yemekten kokuyor. Öyle ki, eşini aldatan erkeklere "kadın mı kokuyorsun sen?" diye soramıyor karıları. Adam buram buram yahni kokuyor.

Garson: Buyur abim, ne alırsın?
Müşteri: Ben patlıcan musakka alayım.
Garson: Pilav da vereyim mi abi?
Müşteri: Olsun.
Garson: Üzerine kuru mu dökelim, nohut mu?

Bak şimdi. Anadolu insanının özelliği bu işte. Adam seçeneği sana bırakıyor. Desen ki "üzerine bulaşık suyu dök" onu bile yapar getirir. Gerçi sonrasında şu diyalog da yaşanır.

Müşteri: Yanına bir de cacık alayım. Sarmısaksız olsun.
Garson: -Cacık tabağını önüne koyar- Buyur abim.
Müşteri: -Kaşığı daldırır- Bu sarmısaklı ama...
Garson: Sarmısaksız yokmuş abi. Ye, bir şey olmaz, sakız çiğnersin.

İstanbul'da bir şık bir restoran...

Menüde tek kelime Türkçe ibare yok. Alabildiğine Fransızca, okuyan "ulan ne yesek soluğu tuvalette almayız", "Hangisini telaffuz ederken s*çmayız?" telaşında.

Müşteri: Portakallı ördek alalım biz, bir de kırmızı şarap istiyoruz.
Garson: hay hay...
Müşteri: Yalnız ördeğin ağzında portakal değil de, turunç olması mümkün mü?

Burada müessese haklı.