27 Mart 2009 Cuma

Şeffaf Oda

Otelin fitness salonunda spor yapmaya iniyorum. Fitness salonunun iki tarafı duvar, iki tarafı cam, dışardan içerisi görünüyor. Dışarısı dediğim yerde de hamamdan çıkanların dinlendiği bir salon var. Haliyle her gittiğimde peştemalli amcalar, pişmaniye kıvamında tüyler görüyorum. Dün akşam da indim, biraz ısınmak için koşu bandında tur atıyordum. Tabi koşarken önüne, sağa sola bakıyor insan. Bir baktım, önümdeki canım arkasında bir adet sırt ve hemen altında iki adet yumuşak, toparlak, hafif sünmüş, azıcık sarkmış şeylerden. Çatalı da var... Başımı hemen başka yöne çevirdim tabi, irkildim. Sonra tweety'nin "bi kedi gördüm sanki" dedikten sonra Sylvester'a bakması gibi, tekrar baktım, hala orada duruyor adam. 80 kilonun üzerinde birisi, 30lu yaşlarda. Peştemali açılmış arkadan, önde yakalamış, hiç acele etmeden ağır ağır toparlıyor peştemali. Bağlamaya çalışıyor arkada. Neyse abi topladı, ağır adımlarla gitti soyunma odasına. Ama benim psikoloji kötü tabi, tişörtsüz görsün istemezken kimseler beni, adamın rahatlığıyla dumur bir haldeyim. Sabah oldu, Ayşen'le kahvaltıya indik. Adam geldi tam önüme oturdu. Tabi benim beyin flashback'lerle zorlamaya başladı beni. Midem kalktı, yediğimden de bir şey anlamadım. Ayşen diyor ki "o kadar da kilolu değilmiş adam". Ben de dedim ki "karşılaştırabileceğim tek örnek benimki olduğu için büyük geldi adamınki bana sanırım."