28 Ocak 2010 Perşembe

Anı - İlk Çıkma Teklifi

Orta bire gidiyorum, bir kızdan hoşlanıyorum sözde. Hoşlanma sebebim ne, onu bile bilmiyorum aslında. Pastel boyaları mı, çizdiği resimlerdeki insanların saçlarını sarıya boyuyor olması mı? Tabi arka sıramda oturuyor olmasını hiç saymıyorum, en yakınımda o var sonuçta...

Ne yapacağımı bilmiyorum. Sıra arkadaşıma söylüyorum durumu, o da "ben gider konuşurum" diyor. Şimdi "ben gider konuşurum" lafı ne kadar salakça geliyor anlatamam. Ama o zaman oluru o, bu olayın... "Zaten aşık olmuşum, bi' de gidip ben mi konuşacağım"... Yaklaşım kaba hatlarıyla bu…

Neyse gitmiş bu kıza, "Çağrı loves you" demiş mal. Aynen böyle. Ulan iki kelime ingilizce öğrendik, hemen git sat kıza. Gerçi düşününce sanırım o da heyecanlandı. Muhtemelen de utandı Türkçe söylemeye.

Kız öğle arası yanıma geldi. Ben de hayvan gibi (Türk tipi ölçü birimleri) yarım ekmek döner almışım, bir elimde de şişe kola var. Bir yandan da, aşağıda maç yapıyor bizim bebeler. Apar topar yiyip maça gireceğim.

Kız: bir şey konuşacaktım seninle?
Ben: (heyecanlanır) yemek yiyorum, ne diyeceksin?
Kız: Şey... Serhat şey dedi de...
Ben: (heyecan tavan yapar, kalp atışları göğsü deler) ne dedi ya?
Kız: Ummmm... Şey…
Ben: (heyecandan altına eder) ne var ya, maça gideceğim hadi söyle...
Kız: neyse boşver...

Kız gitti. Kafama ediyim, öyle gitti kız. Kız gelmiş resmen, ben gitmemişim ona, o gelmiş. Bir de azarlar tonda "ne var?" diye hesap sordum resmen...

Çıkışta yakaladım kızı. Yanına gittim ve "Whatever Serhat said is true" dedim. Benimki de ayrı mallık... Kız gülüp gitti... Bir daha da bu konu hiç konuşulmadı...

Ayıp ettik kıza.