25 Nisan 2012 Çarşamba

Henüz Onlar Bunları Bilmiyor

Sabah mutsuzlukları, devamlılık arz eden uyuşukluk ve karşın konulamaz uyku isteği… Hiçbir şeyle mutlu olamama, kronik hüzünler… Arabesk, acı, keder…

“Ne çok tanıdık, bildik bu hüzün”.

En sevdiğim adamın şarkı sözü bu. Onun şarkı sözlerinin türlü türlü imitasyonlarını yaratsam da yetmiyor kendimi ifade etmeye.

Kalp kanar mı hiç, kanıyor işte. İnsan kendi saldığı karbondioksitte boğulur mu? Işıklar bile kesip geçer mi boğazını?

Beş dakika sonra aşırı mutlu hissedeceğim kendimi. Sonrasında yine aynı girdapta olacağım. İyi biliyorum bunu, orada daha önce de bulundum. Çıkış ne kadar yüksek olursa, çöküşün o kadar derin oluyor. Hayatın sana biçtiği paha bu. Mutluluğu taksitle yaşatıp, peşin peşin ödetiyorlar bedelini. Bankalardan beter bu hayat…

Üç çocuğum olsun. Adlarını Prozac, Edronax, Risperdal koyayım. Tok karnına öpeyim onları yanaklarından. Hayatımdaki her şey olsunlar. Beni gülümseten, bütün sıkıntılarımı alıp götüren. Sihirli bir değnek gibi, söküp alsalar ya benden mutsuzlukları…

Oysa “Erir” demişti doktor, “depresyon, kar gibi…”


Şubat 2010
Sivas