24 Haziran 2007 Pazar

Berber Muhabbetleri

Berberimin bir çırağı var. Bir türlü aşamadığım resmiyetimden olsa gerek, henüz on sekizinde bu delikanlıya "n'aber Murat?" veya "Bu ne hâl böyle, çok mu yoruyor usta seni?" gibi samimi laflar söylememem. Onunla sanki ben bir Türk Büyükelçiliği'nde saygıdeğer bir ateşe, kendisi de öğle yemeğimi yiyebilmek için gittiğim lüks restoranın şef garsonuymuşcasına yapay, resmî ve soğuk bir muhabbet içerisindeyim.

Dedim ya dün saçlarımı kestirdim diye, ben sıra beklerken tıraş olan adamın Murat'la konuşmalarına dikkat ettim. "Murat, oğlum, nerdeydin geçen hafta?", "Murat sen lise terktin değil mi?" ya da "Yahu Murat, senin bu kollarındaki kesikler de nereden çıktı böyle?" gibi şeyler soruyor adam. Murat da bütün samimiyetiyle saygısından kusur etmeden cevaplıyor sorularını.

Anlattığına göre Çinçin Mahallesi'nde oturuyor Murat, bir sürü kardeşi var. Ortaokuldan öğretmenlerinin zoruyla, son birkaç ayda okula gitmeyerek, zayıf derslerini kurulda geçerek bitirmiş. Çocukluğundan beri çalışıyor. Önce bir hurdacının yanında çalışmış, sonra Ankara'nın küçük atölye işletmelerinin bulunduğu Siteler'de ve daha bir sürü yerde... En son da benim berberin yanında çalışmaya başlamış, berber de onu çıraklık okuluna gönderiyor. Dersleri sevmiyor, söylediğine göre aklına girmiyor, her şeyi unutuyor. Devamsızlık yapıp hepsi kendisi gibi Müslüm, Ferdi, Orhan dinleyen arkadaşlarıyla delikanlılık yapıyor, içiyor. Berberden duyduğum kadarıyla arkadaşları tiner çekiyor, onun deyimiyle Murat içlerinde en normali. Tabi müzik dinlerken kendinden geçince kollarına attığı jiletlerin izlerini saymazsak.

Kendi kazandığı parayla bir sivri burun, süet ayakkabı almış, 40 YTL'ye. Tıraş olan adamın ricası üzerine getirdi gösterdi. Kumaş pantolonunu, gömleğini giyip sevdiği kızla buluşacakmış. "Ben böyle kot tişört gelsem sizin oralara, beni yabancılar mı insanlar?" dedi adam, "abi ne demek gel, misafirimizsin başımın üstünde yerin var" dedi Murat. Sabahları mahallesinde camı kırılan araçların olduğunu gördüğünü, içlerinden oto teypleri başta olmak üzere bulabildikleri değerli şeylerin çalınmış olduğunu da eklemeyi unutmadı. Ankara'nın Teksas'ıymış oralar.

Onlar konuşurken kendimi, içine kapanıp kaldığım dünyamı daha net görme fırsatım oldu. Onlar konuştukça biraz daha kapanıp kaldım, biraz daha yalnız kaldım. Hayat bir yerlerde yaşanıyor birileri tarafından. Bizse köşemize çekilmiş, onunla ilgili gözlemler yaparak, çıkarımlarda bulunarak, bildiklerimizi büyük bir sahtelikte birbirimizle paylaşarak rahatlatıyoruz vicdanlarımızı...