23 Haziran 2007 Cumartesi

Şeyler Arasında

Sanırım bu şehirden en çok yaz aylarında nefret ediyorum. Herkes bir yerlere gidiyor, herkesin kendilerinden başka kimseyi ilgilendirmeyen planları var, hiçbirine dahil değilim, henüz yaz için belirli planlar yapabilecek kadar da rayında değil hayatım. Ama bu şehirden en çok yaz aylarında nefret etmemin nedeni bunların hiçbirisi değil.

Markete alışverişe, saç tıraşı olmak için berbere, arkadaşlarla buluşmak için otobüs durağına gideceğim ve hiçbirinde sıra beklemeyeceğim. Gittiğim yerlerin hiçbirisinde, kışın görmeye alıştığım kadar çok olmayacak o yüzlerden. Her gittiğim yer, bana bir parça daha yalnızlığımı, bir parça daha kimsesizliğimi hatırlatacak. Baktığımda görmeye alıştığım kalabalık silinecek, tüm insanlar sanki doğru olan buymuş gibi uzakta olacak, ben ise çok büyük bir yanlış yapıyor olup olmadığımı sorgulayarak yine bu şehirde, yine bu boşlukta olacağım.

Dikkat ediyorum da, o çok özlediğim denize gitmek de gelmiyor içimden, artık deniz kokusunu da alamıyorum gittiğim yerlerde. Sahiller dolmuş, insanların kuru gürültüleri dünyanın en güzel sesini, dalga seslerini bile bastırıyor. Gemileri özlüyorum. Denizin orta yerinde tek başına, dimdik ayakta duran ve bana umut veren, bana aslında benim de kendi gemimi okyanusun ortasında yürütebileceğimi anlatan, özenle süslenmiş, işlemeli, tahtası en kalitelisinden olmasa da göz alıcı güzelliğe sahip gemileri özlüyorum.

Sonbahar gelsin, yine aynı kalabalık dolsun şehre. Benimle aynı yalnızlığı paylaşan, tıpkı benim gibi ona tahammül edemeyen insanlar olsun çevremde. Hep beraber nefret ederken aynı şeyden, birazcık daha ait hissedelim kendimizi ona. O kalabalıkta bir şey olayım, şeyler arasında...